Yeme Bozuklukları

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu Nedir?

Tıkanırcasına yeme bozukluğu, kişinin aynı zaman koşullarında yiyebileceğinden çok fazla yemeği kısa süre içerisinde yeme durumudur. Tıkanırcasına yeme bozukluğu; ilk kez Albert Stunkard tarafından ifade edilmiştir. Klinik anlamda ise 1991 yılında  Spitzer ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır. Tıkanırcasına yeme bozukluğunun temel belirtisi yemek yeme alışkanlıkları benzer olan bulimia nevrozanın ayırt edici özelliklerinden olan kişinin kendisini kusmaya zorlaması, ishale ya da kusmaya teşvik eden ilaçların kullanılması, yeme alışkanlığının kontrol altına alınamaması gibi engelleyici tedbirlerin alınmaması söz konusudur.  Tıkanırcasına yeme bozukluğu özellikle son zamanlarda oldukça dikkat çeken bir yeme bozukluğu olarak ifade edilmektedir. Bu yazımızda tıkanırcasına yeme bozukluğuna dair epidemiyoloji, klinik özellikleri, seyri ve tedavisine yönelik bilgi verilecektir.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu Ne Kadar Yaygın?

Tıkanırcasına yeme bozukluğu yetişkinlerde en yaygın görülen yeme bozukluğundandır. Genel anlamda yetişkinlerde %0.7 ile %6.6 arasında bir dağılım gösterdiği ifade edilmektedir. Yaşam boyunda ise genel yaygınlık oranı %3 olarak ifade edilmiştir. Türkiye’de 2006 yılında yeme bozukluklarına yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarında tıkanırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %2.2’dir. Cinsiyet açısından ise erkeklerde daha fazla oranda ortaya çıkar.

Tıkanırcasına yeme bozukluğu obezite rahatsızlığı olan kişilerde daha çok ortaya çıkar. Obezite tanısı almış kişilerde tıkanırcasına yeme bozukluğunun görülme sıklığının %17 ‘dir. Diğer taraftan çok kilo aldığı şikayetiyle hastaneye başvuran kişilerde ise %30 oranında tıkarcasına yeme bozukluğu tanısı aldığı ifade edilmiştir.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğunun Sebebi Nedir?

Tıkanırcasına yeme bozukluğunun altında genetik faktörler oldukça önemli bir rol oynar. Eğer ki aile geçmişinde tıkanırcasına yeme bozukluğu olan biri mevcut ise bu kişilerin tıkanırcasına yeme bozukluğuna yakalanma oranı daha fazladır. Yapılan gen çalışmalarında da melanokortin 4 reseptör genindeki mutasyonların tıkanırcasına yeme bozukluğuna sebep olduğu ifade edilmektedir.

Biyolojik anlamda ise beyinde yer alan dopamin, asetilkolin ve opioid sistemlerinde meydana gelen değişimlerin tıkanırcasına yemek yeme bozukluğunu arttırdığı ifade edilmektedir. Yemek yeme ile kişinin kendini ödüllendirmesi arasıyla nöral bağlantılar limbik sistem, talamus, hipotalamus gibi birçok beyin bölgesiyle ilişkisi mevcuttur. Terapi sürecinde bu bilgiler verilir çünkü birinci adım bilgi vermektir.

Psikanalitik Kurama Göre Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu

Psikanalitik kurama göre ise yemek yeme davranışının altında yatan temel etken bedeni kontrol altında tutma isteğidir. Bu istek en eski ve ilkel bir istek olarak ele alınmaktadır. Tıkanırcasına yeme sorunu olan bireyler Fairnburn’e göre kilolarını kontrol etmek zorunda olduklarına inanırlar. Bu noktada kişilerin ergenlik süreçlerinde bedenlerine yönelik olumsuz algıların tıkanırcasına yeme bozukluğuna sebep olur. Arka planda ise tıkanırcasına yeme bozukluğunun altında dürtüsellik ve bağımlılık gibi kişilik özellikleri de yer almaktadır. Ayrıca çocukluk çağında ve aile bireylerinde ortaya çıkan obezite, depresyon gibi beden görünümüne ilişkin olumsuz algı da tıkanırcasına yeme bozukluğuna sebep olmaktadır.

Bilişsel Davranışçı Kurama Göre Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu

Bilişsel davranışçı kurama göre erken çocukluk yaşantılarında meydana gelen olumsuz  ya da travmatik yaşantılar kişilerin kendilerine yönelik bakış açısını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Böylece kişi kendisine yönelik olumsuz algısını da arttırır. Kişi kendisini eleştirmeye başladıkça kilosunu, beden biçimini ya da yeme davranışıyla ilgili bir olumsuz algı kişinin kendisine yönelik bilişsel çarpıtmaya neden olmakta ve artık “kendimi durduramıyorum” düşüncesi iyiden iyiye zihnine yerleşmektedir. Kişi duygusal olarak sıkıntısının azalmasıyla yemek yeme davranışını bir arada tutarak kendisine yönelik olumsuz düşünceler üretmektedir. Tıkanırcasına yeme bozukluğu ile duygusal olarak rahatladığını düşünen birey bu davranışını alışkanlık haline getirmektedir.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu ‘nun Kriterleri Nelerdir?

Kişi kısa sürede ve benzer şartlar altında oldukça sık yemek yemeye başlar ve bu yediği yemekler normalde yiyeceğinden çok fazladır. Örneğin iki saatte bir yemek yerler.

Yemek yemekten hiçbir şeyin alıkoyamayacağını düşünürler. Olağandan çok daha hızlı, rahatsızlık verecek düzeyde ve açlık hissi duyulmayan zamanlarda da yemek yeme davranışı ortaya çıkar.

Kendilerini denetleyemezler.

Ne yediğini ve ne kadar yediğini düşünmezler.

En temel ayırt edici özellik ise tıkanırcasına yemek yese dahi rahatsızlığı ortadan giderecek bir eyleme başvurulmamasıdır.

Kişiler yedikleri şeylerden utandıkları için genelde tek başına yemek yerler.

Hemen Seans Al

Bedenlerindeki değişimden dolayı sıkıntı yaşarlar.

Kilolarından dolayı kendilerinden nefret ederler, iğrenirler.

Kişisel ilişkilerinde problem yaşarlar.

Kişi kilolarından dolayı iletişim kurmakta zorlanma.

Meslek hayatı olumsuz etkilenmesi

DSM-5 tanı el kitabına göre tıkanırcasına yemek yeme ataklarının üç ay içerisinde haftada en az bir kere ortaya çıkması gerekmektedir. Bu tür durumlara eşlik eden en belirgin hastalık obezitedir.

Diyet yapmak için yoğun çaba harcasalar dahi bu girişimleri başarısızlıkla sonuçlanır.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğuna Eşlik Eden Rahatsızlıklar

Tıkanırcasına yeme bozukluğuna depresyon, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve kişilik bozuklukları eşlik eder. En sık karşılaşılan rahatsızlık ise majör depresyondur. En sık görülen kişilik bozuklukları ise kaçıngan, borderline ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğudur.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir

Tıkanırcasına yeme bozukluğunun tedavisindeki temel amaç ortaya çıkan atakları ortadan kaldırmaktır. Bu noktada kişi düzenli şekilde yemek yeme düzeni kazanır. Düzenli bir vücut ağırlığına ulaşır. Obeziteye bağlı rahatsızlıkların ve tıkanırcasına yeme bozukluğuna eşlik eden ruhsal rahatsızlıklar ortadan kalkar.

Farmakoterapi

İlaçlı tedavi yöntemi tıkanırcasına yeme bozukluğunda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. İlaçlı tedavi kısa vadede faydalı olmaktadır. Ancak ilerleyen zamanlar için ilaç kesildikten sonraki dönemlerin de takip edilmesi gerekmektedir.

Antidepresanlar

Antidepresanların tıkanırcasına yeme bozukluğu tedavisinde etkili olduğuna yönelik araştırmalar mevcuttur. Bu noktada ilaçların kısa vadeli etkisi gözlemlenmektedir. Konuyla ilgili araştırmaları incelemek daha faydalı olacaktır.

Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel davranışçı terapide danışan ilk olarak yemek yeme şikayetini anlatır. Ardından kendisine yönelik olumsuz algısını ele alırız. Katı diyet yapma, danışanın dış görünüşüne yönelik eleştiriler de etkidir. Ayrıca özgüven konusunu da ele alırız. Toplamda 30 seans sürecek bir tedavi süreci planlarız.

1. Evre terapi sürecinde kişinin tıkanırcasına yeme bozukluğuna dair genel bir bilgi vermek. Ayrıca davranışçı teknikler üzerine bilgilendirme yapmak. Özellikle ilk 3 oturum tıkanırcasına yemek yeme ile ilgili bilgi veririz. Böylece danışana diğer hastalıklarla ilişkisi üzerine bilgi veririz. Ardından ise davranışçı yöntemlerle kişinin yemek yeme alışkanlığını ele alırız.

2.Evrede danışanın bilişsel çarpıtmalarına odaklanırız. Böylece kontrol altına alınan yemek yeme davranışının tekrar ortaya çıkmasına sebep olan olumsuz biliş yapısını daha olumlu düşüncelerle yer değiştiririz. Felaketleştirme, mükemmeliyetçilik, aşırı genelleme, kişiselleştirme, soyutlama, ya hep ya hiç gibi düşünce tarzları üzerine çalışma devam eder.

3.Evrede ise seanstan kazanımlar üzerine durulur ve öğrenilen teknikler tekrardan kontrol edilir. Bu evre ise 16-20. oturum arasını kapsamaktadır. Böylece oturumları tamamlarız.

Tıkanırcasına yeme bozukluğu için en uygun terapi yöntemi BDT’dir.

Davranışçı Yöntemlerle Kilo Verme

Davranışçı kuram hem vücuda giren kaloriyi düzenlemeye hem de beden egzersizlerine yönelik bir programdır. Tedavinin başında danışanın kilosunun %7 olarak azaltılması amaçlanır. Bu terapi modelinde hastanın vücuduna giren yağ ve kaloriyi takip etmesi gerekmektedir.  Program 16 hafta devam etmektedir. Böylece terapist davranışçı yöntemlerle süreci kontrol eder.

Bireysel Psikoterapi

Bu terapi modelinde danışanın yeme bozukluğunun ortaya çıkış süreci ele alınır. Ardından ise kişilerarası ilişkilerde ortaya çıkan problemlerin çözümü konuşulur. Hastanın psikolojik olarak iyi oluşu sağlandıktan sonra gelecekte karşılaşacağı kişilerarası problemlerle nasıl baş edeceğine yönelik bir program takip edilir.

Diyalektik Davranışçı Terapi

Borderline kişilik bozukluğu tedavisinde uygulanan duyguların düzenlenmesine yönelik bir terapi modelidir. Farkındalık, sıkıntılı durumlarda hoşgörülü olma, duyguların düzenlenmesi ve kişilerarası etkiler takip edilir. Ardından buradaki temel amaç kişinin yeni durumlara ayak uydurmasına yardımcı olmaktır.

Konuyla ilgili alanında uzmanlarımızdan bilgi alabilir ve terapi sürecine başlayabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir