Bağlanma Kaygısı Yaşıyorum
Bağlanma kaygısı ya da bağlanma korkusu, ebeveynler , arkadaşlar ya da sosyal ilişki içinde olduğumuz insanlara karşı duyduğumuz kaygıyı ifade eder. Bu tür durumlar çocukluk çağı yaşantılarıyla ilgilidir. Bu nedenle bağlanma kaygısı Bowlby’nin araştırmalarına göre olumsuz ve tutarsız ebeveyn tepkileriyle ortaya çıkar. Eğer ki bakıcımızla aramızda güvenli bir ilişki varsa kendimizi de güvende hissederiz. Buradaki bakıcı kavramı bizi temel ihtiyaçlarımızı karşılayan kişidir. Bu nedenle bazen anne, bazen baba, bazen ise büyük ebeveynler bakıcımız olur. Çocuklukta kurulan bu ilişki bağlanma korkusu ya da bağlanma kaygısının ortaya çıkmasında direkt olarak etkilidir. Çocuklukta kurduğumuz bu ilişkiler yetişkinlik çağımızı da etkiler.
Bu makalemizde bağlanma stillerinden kaygılı bağlanmayı ele alacağız. İyi okumalar.
Bağlanma Korkusu Nedir
Bağlanma korkusu ya da bağlanma kaygısı John Bowlby tarafından ortaya atıldı. Özellikle 0-2 yaş döneminde ortaya çıkan güvensiz ilişkilerin hayatımızda ne kadar etkili olduğunu yaptığı deneylerle ispatladı. Bu çağda elde ettiğimiz içsel modeller yaşamımız boyunca bize eşlik eder. Ebeveynlerimizin bize nasıl davrandığı, nasıl desteklediği bu nedenle oldukça önemlidir.
Özetle , partnerime güvenmiyorum sözü aslında geçmiş yaşantılarıma güvenmiyorum demektir. Bağlanma kaygısı ortaya çıktığında kendimize şunu sormalıyız. Elimde somut bir kanıt var mı? Elinizde eğer ki ilişkiye dair somut bir şey yoksa biraz kendi içimize bakmalıyız. Bizim güvenimizi kıran nelerin olduğunu görmeliyiz. Ben insanlara güvenemiyorum cümlesi çok yorucudur. İnsanın tüm hayatı boyunca kimseye güvenmemesi oldukça acı verir. Bu nedenle bağlanmaya yönelik her duygu ilişkileri nasıl algıladığımız ve bize karşı nasıl yaklaşılmasını istediğimizi gösterir.
Bağlanma Kaygısı Kişiyi Nasıl Etkiler
Bağlanma kaygısı güvensizliğin her dakika gündemde olmasıdır. Bu nedenle partnerine güvenmekte zorluk yaşar. Her dakika haber almak ister. Karşı tarafın söylemiş olduğu şeyler inandırıcı gelmez. Bir süre sonra yapılan açıklamalarla kendisini güvende hisseder. Ancak bu uzun süre devam etmez. Aklında sürekli ya gerçek değilse, ya doğruyu söylemiyorsa tedirginliği var olur. Bu nedenle güvensizliğiyle baş edebilmek için partnerine daha fazla yapışır. Sanki her an onun yanında olursa kendisini daha fazla güvende hisseder. Kaçıngan bağlanan biri ilişkiden ne kadar uzak durmak isterse kaygılı kişi ise o kadar yapışmak ister. Güven veren birini bulduğunda ise huzura erdiğini fark eder.
Bağlanma Kaygısı Olan Kişi Nasıl Davranır
Bağlanma kaygısı olan kişiler tepkiler benzerdir. Özellikle çocukluk döneminden ödünç kalan belirtiler yetişkinlik çağını da direkt olarak etkiler.
Çocukluk çağında;
- Endişeli davranır
- Yabancı insanlarla iletişim kurmak istemez
- Çocukluk çağında ebeveynden uzaklaştığında ağlar.
- Kriz durumlarında kolay kolay teselli edilemez
- Ebeveynlerinin gideceğini fark ettikleri anda onlara yapışır
- Olumsuz duygularını kontrol etmekte güçlük çeker
- Diğer çocuklarla eksik ilişki kurar
- Bu tür belirtiler çocukluk çağında bağlanma korkusu olduğunu gösterir.
Yetişkinlik döneminde ise;
- Partnerini aşırı derecede sıkan hareketler yapar
- Adeta yapışır ve boğar
- Başkalarından sürekli destek ve onay bekler
- Değer verilmeme korkusu hayatının her alanında ortaya çıkar
- Birine güvenip güvenmemekten emin olamaz
- Reddedilme ya da terk edilmeye karşı yoğun bir korku duyar
- Güvenlik duygusunu artırmaya yönelik sürekli bir işaret bekler
- Partneri hakkında olumlu bir görüşü olsa dahi tedirgin olmaya devam eder
- Partnerinizi sürekli olarak kaybedeceğini düşünür
- Başkalarıyla daha yakın olmak ister ama bunu başaramaz.
Bağlanma Korkusu ve Bağlanma Kaygısı Nedenleri
Bağlanma korkusu genetik nedenlerle de ortaya çıkar. Örneğin kaygılı bir anne ya da baba , çocuğun da kaygılı olmasına neden olur. Burada hem öğrenilen davranışlar hem de bireysel özellikler etkili olur. Çok küçük yaşta ebeveynlerinden ayrılan çocuklar terk edildiğini düşünür. Çünkü yapılan çalışmalarda annesini ter kokusundan, ayak sesinden dahi ayırt ettiği ifade edilir. Bu nedenle annesine ya da babasına uzak kaldığını fark eden bir çocuk terk edildiğini düşünür. Kaygılı yaşamaya başlar. Bu nedenle bağlanma bir çocuğun hayatını devam ettirebilmesi için temel bir ihtiyaçtır.
Diğer yandan bağlanma kaygısı diğer yaşam deneyimleriyle de ilgili olabilir. Aşırı korumacı ebeveyn, istismar , ihmal gibi durumlar kişilerin güven duygusunu sarsar.
Bir çocuk kendisini kaygılı hissettiğinde bir sığınacak liman arar. Bu liman genelde anne ya da babadır. Eğer ki ebeveynler de kaygılıysa çocuk daha fazla kaygı hisseder. Çünkü güven duygusu zedelenmiş olur. Eğer ki çevreden bir güven almazsa kendisini tedirgin hissetmeye devam eder.
- Olumsuz çocukluk yaşantıları
- İhmal ya da istismar
- Travmatik yaşatılar
- Otoriter ya da korumacı ebeveyn tutumu
- Güvensizlik
- Olumsuz ilişki deneyimleri gibi durumlar bağlanma korkusuna neden olur.
Güvensiz Bağlanma Modeli Değişir Mi ?
Terapi yöntemleri kişinin güvensiz hissettiği durumları daha net görmesine yardım eder.
Birey Merkezli Terapi : Danışan merkezli terapi, insanların var olan problemlerle başa çıkma becerilerinin kendi içinde saklı olduğunu savunur. Böylece o içsel gücü ortaya çıkarmaya çalışır. Bu içsel güç, çocukluk çağı yaşantıları nedeniyle derinlere gizlenmiştir. Terapide sorulan sorular ve duygu yansıtmalarla kişide bir farkındalık olur. Güvensizliğinin kaynağının ne olduğunu, nasıl ortaya çıkacağını fark eder. Hayatında hissetmiş olduğu güvensizliğin nasıl ortadan kalkacağına yönelik bir farkındalık elde eder.
Kişide güvensizliği oluşturan temel yaşantıların nasıl değişeceğini görür. Kendi içerisinde eksikliğini hissettiği durumları tamamlamaktan ziyade nasıl kabul edeceğini fark eder. Oluşan boşlukta kimin sorumlulukları olduğunu görür. Problemin kaynağını tespit ettikten sonra nasıl başa çıkacağına yönelik hedef belirlenir.
Bilişsel Davranışçı Terapi : BDT ise kişide var olan duygu düşünce ve davranış şemasını ele alır. Böylece ilişkilerde otomatik olarak ortaya çıkan düşünce kalıplarına yönelik bir çalışma gerçekleşir. Otomatik düşüncelerin yerine daha rasyonel düşünceler konur.
Bağlanma Kaygısı ile Nasıl Başa Çıkılır
Bağlanma kaygısı size birilerinden ödünç kalmıştır. Bu nedenle güvenmeyi tercih etmek gerekir. Ancak siz isteseniz de içinizde susmadan konuşan bir şeyin olduğunu fark edersiniz. Kaygı düzeyinizi kontrol etmek amacıyla farklı farklı yöntemler deneriz. Şefkatli ilişkilere ihtiyaç duymamız bizim kendimizi güvende hissetmemize yardım eder.
- Güvenli bağlanma stiline sahip bir partner seçmek güven duygunuzu yükseltir. Bu nedenle ilişkide size güven vermeyen ve suçlayan kişilerden uzak durun.
- Kaygınızı tetikleyen durumları not edin. Sizde uyandırdığı duyguyu yakalayın. Örneğin partneriniz 2 saat mesajınıza cevap vermedi. Aklınızdan ne geçiyor?
- Güven kaygınıza yönelik mutlaka online terapi desteği alın. Böylece kendinize yönelik farkındalığınız artacaktır.
- Günlük tutun. Gün içerisinde sizi tedirgin eden yaşantıları not edin. Yaşantıları somutlaştırmak size faydalı olacaktır.
- Bağlanma stillerine yönelik araştırmalar okuyun. Psikoeğitim süreci sizin kendinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
- Aile sorunlarınıza yönelik farkındalık sağlamak için online psikolog desteği alın.
Bağlanma Kaygısı Olan Biriyle Anlaşmak
Bağlanma kaygısı olan biri sürekli tedirgin hisseder. Bu nedenle sizden güven ister. Bu tür ilişkilerde sürekli güven veren taraf olmak bir yerden sonra sizi yorabilir. Ancak sabredin. Sizin verdiğiniz güven bir süre sonra karşı tarafın kaygısını yenmesine yardımcı olacaktır.
- Partnerinizin duygularını küçümsemeyin. Yaşadığı duyguyu anlamaya çalışın.
- Güvensizliğin ilişkiyi nasıl etkilediğini anlatın. Burada yargılayıcı değil açıklayıcı bir dil benimseyin.
- Tutarlı olun ve davranışlarınızın sebebini açıklayın. Örneğin onay almak istediğinde niye onay vermediğinizi açıklayın. Çünkü onay almak da güvende hissetirir.
- Önem verdiğinizi hissettirin. Karşı tarafı değerli gördüğünüzü ifade edin.
- Eğer ki kaygı durumu ilişkinizi çok fazla etkiliyorsa psikolojik destek alması için teşvik edin.
- Gerekirse birlikte çift terapisine katılın.
Bağlanma Kaygısı
Bağlanma kaygısı ilişkilerde ortaya çıkar. Açıkçası bahsettiğimiz durum tamamen güvenle alakalı bir durumdur. Bowlby , kaygılı bağlanan bebeklerin bakıcılarından yeterli güveni alamadığını ifade eder. Alınamayan güven ilerleyen yaşantılarda yakın ilişkilere aktarılır. Ergenlik döneminde arkadaş çevresine, yetişkinlik çağında ise yakın ilişkilere aktarılır. Peki nedir bu bağlanma kaygısı? Kişi eğer ki romantik ilişkisinde kendisini güvende hissetmiyorsa “halk deyimiyle” bağlanma kaygısı yaşıyordur. Literatürde ise bu durum kaygılı bağlanma olarak geçer. Kişi eğer ki ilişkisinde güven ihtiyacını tam olarak karşılayamıyorsa bu içsel çalışan model harekete geçer. Sürekli ilişkiden emin olması gerektiğini söyler. Oysa ki bu söz bebeklik çağında alamadığı bakım ihtiyacıyla ilgidir.
Yakın ilişkilerde ortaya çıkan bu durum romantik kıskançlığa da neden olur. Romantik kıskançlık kişinin ilişkisine dair tehdit hissettiği durumlarda ortaya çıkar. Eğer siz de ilişkinizde partnerinizi sık sık kontrol ediyorsanız kuvvetle ihtimal güvensiz bir bağlanma modeline sahip olabilirsiniz. Oysa ki güvenli bağlanma “ilişkime güveniyorum, eğer sadakatsizlik davranışı sergileyecekse bu onun tercihi” der. Kendisine yönelik algısını her zaman olumlu tutar. Oysa ki bağlanma kaygısı yaşayan kişi nadiren de olsa elde ettiği sevgiyi terk etmek istemez. Bu nedenle ilişkisine daha fazla yapışır.
Siz de bağlanma korkusu ya da bağlanma kaygısı ile mücadele etmekte zorlanıyorsanız sitemizde yer alan online psikolog ya da psikolojik danışmanlardan online terapi desteği alabilirsiniz.
Bir Yorum