Bağlanma Stilleri
Son zamanlarda bağlanma stilleri oldukça fazla gündeme gelmeye başladı. Özellikle mutsuz ilişkilerin incelendiği araştırmalarda bağlanma stilleri oldukça ön plana çıkmaktadır. Peki ilişkilerin mutluluk kaynağı olan bağlanma stilleri nelerdir? Eğer siz de mutsuz bir ilişki yaşıyorsanız bağlanma stillerinize bir göz atın.
Bağlanma stilleri, bir bireyin yakın ilişkilerde nasıl bağlandığını ve ilişki dinamiklerini nasıl deneyimlediğini tanımlayan bir kavramdır. İnsanların çocukluk dönemlerinde yaşadıkları deneyimler, bağlanma stillerini şekillendirir. Bağlanma stilleri, Mary Ainsworth tarafından geliştirilen ve John Bowlby’nin bağlanma kuramına dayanan araştırmalara dayanmaktadır.
Bağlanma stilleri bizi bugünlere getiren ebeveynlerimizden öğrendiğimiz ilişki örüntülerimizdir. Bağlanma stillerimizi öğrenmek ve anlamak aslında hem kendimizi tanımamıza katkı sağlayacak hem de ilişkilerimize bakış açımızı değiştirir. Gelin birlikte bağlanma stilleri durumuna bir göz atalım. Psikopatoloji ile ilişkisine dair yazımızı okumak için buraya tıklayın.
Bağlanma Nedir?
Ebeveynler çocuklarıyla kurdukları ilişkide çocuklarını her şeyden korumayı hedefler. Tabii ki bir anne ya da baba olarak çocuklarımızın güven içerisinde yetiştirmeyi hedeflerler. Ebeveynlerin farkında olmadan çocuklarıyla kurmuş olduğu ilişki tarzı ise çocukların bağlanma stilleri oluşur. Çocukluk zamanında oluşan bağlanma stilleri ise yetişkinlik zamanında romantik ilişkilerimizin temelini oluşturur.
Ebeveynler çocukların her davranışını takip eder, yorumlar, sorgular, bazen davranışları engeller, davranışlara yönelik bazı tepkiler gösterirler. Çocukluk yaşantımızda yapmış olduğumuz davranışlar sonucunda ebeveynlerimizin bize göstermiş olduğu tepkiler ise bizlerin bağlanma stillerini oluştururlar.
En temelde bağlanma stilini “duygusal bağ” olarak ifade edebiliriz. Eğer ki çocuklar yaşantıları içerisinde ebeveynlerinden gerekli desteği ve ilgiyi görürlerse güvenli bağ kurmuş olurlar. Güvenli bağ kuran çocuk ise dünyayı daha kolay keşfeder. Keşif sürecinde arkasında güvenliğini sağlayacak bir ebeveyni olduğundan emin olur.
Güven içerisinde olduğuna inanan çocuk ise çevreyi daha kolay keşfettiği için çevresine ve çevresindeki insanlara daha kolay güvenir, daha kolay güven bağı oluşturur. Eğer ki çocuk küçüklükte güven içerisinde yetiştiyse yaşamında da insanlarla daha sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurar, böylece yetişkinlikte kurduğu ilişkilerde de kendini güven içinde hisseder. Böylece daha mutlu olur. Hem iş hayatında hem de romantik ilişkilerinde güvende olduğunu hisseden birey ise hem daha mutlu hem de daha faydalı olur.
Kaç Tane Bağlanma Stili Vardır?
Farklı kuramcılar tarafından ortaya koyulan farklı bağlanma stilleri vardır. Ancak biz bu yazımızda temelde güvenli ve güvensiz bağlanma stillerini inceleyeceğiz. Güvenli bağlanma stili “güvenli bağlanma” olarak ifade edilirken güvensiz bağlanma stilleri ise “kaygılı bağlanma ve kaçıngan bağlanma” olmak üzere iki boyuttadır. Gelin bunlara bir göz atalım.
Güvenli Bağlanma Stilleri
Güvenli bağlanma çocukluk yaşantısında bebeğin tüm ihtiyaçlarının “uygun” şekilde karşılanması sonucunda ortaya çıkar. Her ihtiyacının karşılanmasıyla uygun şekilde karşılanması arasında fark vardır.
Bazı dönemlerde çocukların bazı davranışları gerçekleştirmesini bekleriz. Örneğin tek başına yemek yemesi gereken bir çocuğun yemek yemesi sizin tarafınızdan karşılanırsa bu “uygun” bir davranış olarak ifade edilir mi? Tabii ki hayır.
Burada siz çocuğun yapması gereken bir davranışı yaparak onun gelişimini sekteye uğratırsınız. Bu noktada bebeğin “gerçekten ihtiyacı olan” davranışların sergilenmesi kendisini güven içerisinde hissetmesine yardımcı olacaktır.
Bakımı karşılanan bebek ise kendisini güvende hissedecektir. Böylece çevresiyle daha kolay yakın ilişki kuracak, duygularını ve ihtiyaçlarını daha kolay ifade edecektir.
Yapılan araştırmalar bebeklerin annelerini koltuk altı ter kokularından bile tanıdıklarını söylemektedir.
Kaçıngan Bağlanma Stilleri
Bu bağlanma stiline sahip yetişkinler ilişkilerinde hep mesafeli davranmayı tercih ederler. Onlar için ilişki korkutucudur. O yüzden sık sık partner değiştirirler. İlişki ve yakınlık “samimiyetten” ziyade korkutucu bir deneyimdir. Bunun için kişileri suçlamak gereksizdir. Bu bağlanma stiline sahip bireyler çocukluk yaşantılarında ebeveynlerinden “uzak ve soğuk” bir bakım görmüşlerdir.
Annesinin kendisine uzak davrandığını gören çocuk ise yetişkinlik döneminde uzak ve soğuk bir ilişki kurması gerektiğini öğrenir. Bu ilişki tarzı ona göre “oldukça normaldir”. Çünkü hayatında belki de koşulsuz olarak destek görmek istediği iki kişi olan ebeveynleri tarafından mesafeli bir bakım sağlanmıştır. Çocuklukta öğrenen bu ilişki tarzını gelecek ilişkilerine yansıtması sizce kimin suçu?
Aslında konuya suç olarak da bakmamak gerek. Sonuçta ebeveynleri de bu ilişki tarzını öğrendi. O yüzden çocuklarıyla bu şekilde ilişki kurdu. Kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireyler ilişki kuramaz. Korkar. İlişkilerini devam ettirmekte de zorlanır. Günlük ya da haftalık ilişki onlar için idealdir.
Yakın ilişkiler kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler için çok boğucudur. Her boğulduğunu hissettiklerinde ise ilişkiden kaçarlar. Eğer ki ilişkide samimiyet artarsa ve özgürlükleri kısıtlanırsa ilişkiden kaçarlar. Kendisine ayıracak zamanı her zaman ön plandadır, birine zaman ayırmak onlara göre değildir.
Kaygılı Bağlanma Stilleri
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler ilişkilerinde sürekli tedirgindir. Partneri her an ilişkiden gidecek gibidir. Diyelim sevgilinizi aradınız ve telefonunu açmadı Aklınıza gelen ilk düşünce nedir? Acaba şu an nerede ve kimle mi yoksa sanırım işi var, müsait olunca arar mı? Bu aslında basit soru gibi gelebilir ama tedirgin edici bir cevaptır.
Eğer ki partnerinizin her an başına bir şey geleceğini düşünüyorsanız kuvvetle ihtimal güven kurmakta da zorlanıyorsunuz. Partnerinizin her an gidebileceği aklınızı sürekli meşgul ediyordur.
Kaygılı Bağlanma stiline sahip bireyler için gösterilen ilgi ve samimiyet hiçbir zaman yeterli değildir. Her zaman daha fazlası olmalıdır. Eğer ki ilgi kesilirse bu ilişki için bir tehdittir. Ancak her zaman daha fazla ilgi göstermesi gerektiğini düşünen partner ise bir yerden sonra bu durumdan sıkılır. Kaygılı bağlanan bireyin aklındaki hipotez doğru olur.
Sonunda Terk Edildim!
Aslında terk edilmeye sebep olan durum bağlanma stilidir. Kendini gerçekleştiren kehanet dediğimiz şey tam olarak budur. Kaygılı bağlanan bireyler partnerinin kendisini gerçekten sevip sevmediğinden emin değildir. Çünkü çocukluğunda yapmış olduğu davranışlara kaygılı şekilde cevap veren annesi ona tam olarak neyi nasıl hissetmesi gerektiğini öğretememiştir.
Kaygılı Bağlanan birey genel anlamda muhtaç ya da bağımlı bir profil çizer. Varlığım varlığına armağan olsun, lütfen beni terk etme söylemine uygun bir ilişki içinde hayatına devam eder. Aradığı her ilgi ve sevgi beklentisi hayal kırıklığına neden olur.
Eğer ki yukarıda bahsedilen bağlanma stillerinden kaygılı ve kaçıngan bağlanma stiline sahipseniz telaş yapmayın. Bağlanma stillerinin yetişkin çağında doğru yaklaşımla değiştiği ve güvenli bağlanma stiline döndüğüne yönelik araştırmalar mevcuttur.
Eğer ki bağlanma stillerinize yönelik çalışma yapmak isterseniz sitemizde görev yapan online psikolog ya da psikolojik danışmanlardan seans alabilir online terapi sürecine başlayabilirsiniz.