Depresyon - Öfke

“Kendine Şefkat Değil, Sertlik Öğretildiyse Ne Olur?”

Travmatik Yetişme Biçimlerinin Yetişkinlikteki Yankıları

“Kendine Şefkat Değil, Sertlik Öğretildiyse Ne Olur?”

Travmatik Yetişme Biçimlerinin Yetişkinlikteki Yankıları

“Senin yüzünden oldu.”

“Abartma, güçlü olmalısın.”

“Ağlamak zayıflıktır.”

“Ne var ki bunda, herkesin başına geliyor.”

Eğer büyürken sıkça bu ve benzeri cümleleri duyduysan, muhtemelen sana şefkat değil, sertlik öğretildi. Hem de bunun ‘doğru’ olduğunu düşünen insanlar tarafından. Belki niyet kötü değildi, belki de sadece onların bildiği tek yöntem buydu. Ama sonuç aynı: Kendine karşı anlayış değil, suçlayıcı ve cezalandırıcı bir iç ses.

Peki bu ne anlama geliyor? Kendimize sert davranmak öğrenilen bir şey mi? Ve eğer öyleyse, hayatımızın devamında neler oluyor?

Çocuklukta Şekillenen İç Ses

İnsan, hayatta kalmak için önce ebeveynlerine ya da bakım verenlerine ihtiyaç duyar. Bu nedenle çocuklar için temel kural basittir: Sevilmek hayatta kalmak demektir. Ancak sevilme biçimi, bazen koşullara bağlıdır. “Uslu durursan seni severim”, “Başarılı olursan gurur duyarım”, “Yeterince iyiysen kabul edilirsin.”

Bu koşullu sevgi hali, çocuğun iç dünyasında derin yarıklar açar. Çünkü çocuklar, sevilmek için kendi duygularını bastırmayı, ihtiyaçlarını yok saymayı ve hatta kendine yabancılaşmayı öğrenir. Zamanla bu dış sesler içselleşir. Artık bir yetişkin olarak o sesi sen kendi kendine fısıldarsın:

“Yine beceremedin.”

“Ne kadar yetersizsin.”

“Daha iyisini yapmalıydın.”

Bu, içselleştirilmiş eleştirmen yani “içsel ebeveyn”tir. Ve bu ebeveyn sana şefkat değil, disiplin(!) öğretmiştir.

Travmatik Yetişme Biçimleri Nelerdir?

Her travma bağırarak gelmez. Sessizdir bazen. İhmal, duygusal soğukluk, sürekli eleştiri, aşağılama, kıyaslama ya da cezalandırma… Bunların hepsi çocuklukta oluşan travmatik izler bırakabilir.

Özellikle duygusal ihmal, görünmez ama derin yaralar bırakır. Duygularının önemsenmemesi, “gereksiz”, “aşırı” ya da “mantıksız” bulunması, çocuğun kendi iç dünyasını değersiz hissetmesine neden olur. Zamanla kişi duygularından utanmayı öğrenir. Üzgün olduğunu saklar, yardıma ihtiyaç duyduğunu dile getirmez, kırıldığını belli etmez.

Kendine Şefkat Geliştiremeyen Bir Yetişkin

Yetişkinlikte bu geçmiş deneyimler, farklı biçimlerde kendini gösterir:

  • Sürekli kendini eleştirme: Hata yaptığında kendine karşı çok acımasız olma

  • Aşırı mükemmeliyetçilik: “Yeterince iyi değilim” düşüncesiyle kendini zorlama

  • İlişkilerde sınır problemleri: Hayır diyememe, hep onay alma ihtiyacı

  • Kendini sabote etme: Başarıyı hak etmediğini düşünme, kendini geri çekme

  • Duyguları bastırma: Üzüntü, kırgınlık gibi “zayıf” duyguları göstermeme

Böyle bir iç dünyayla yaşamak, sürekli diken üstünde olmak gibidir. Bir şey ters gittiğinde ilk suçlanan yine sensindir. Kendine anlayış göstermek yerine, içindeki sesi daha da yükseltirsin: “Ne vardı dikkatli olsaydın!”

Peki Neden Şefkat Bu Kadar Zor?

Çünkü hiçbir zaman öğretilmedi.

Çünkü şefkat gösterdiğinde “şımarıklık”, “duygusallık” ya da “zayıflık” olarak etiketlendi.

Çünkü belki de sen kendini ilk defa duymayı şimdi öğreniyorsun.

Kendine şefkat göstermek, yalnızca rahatlatıcı sözler söylemek değildir. Kendine ebeveynlik etmektir. O küçük çocuğun ihtiyaçlarını bugünkü senin karşılamasıdır. Ve bu kolay bir yolculuk değildir. Ama mümkündür.

Şefkatin Psikolojik Gücü

Araştırmalar, kendine şefkat geliştiren bireylerin daha düşük kaygı ve depresyon düzeylerine, daha yüksek özsaygı ve yaşam doyumuna sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü şefkat, sadece iyileştirici değil; aynı zamanda dönüştürücü bir güçtür.

Kristin Neff’in tanımıyla kendine şefkat üç temel unsurdan oluşur:

  1. Kendine nezaket: Hatalarında kendini acımasızca eleştirmek yerine, insan olduğunun bilinciyle yumuşak davranmak

  2. Ortak insanlık duygusu: Sadece senin değil, herkesin zaman zaman acı yaşadığını kabul etmek

  3. Farkındalık (mindfulness): Duygularını bastırmak yerine onları fark edip, yargılamadan gözlemlemek

Bu üç alanı geliştirmek, geçmişin izlerini silmese de, bugünü yeniden inşa etmek için sağlam bir temel sunar.

Şefkatli Bir İç Ses Oluşturmak İçin Neler Yapabilirsin?

İç sesini fark et: Gün içinde kendine nasıl konuştuğunu gözlemle. Eleştirel misin? Yoksa destekleyici mi?

  • Yumuşak ifadeler dene: “Herkes hata yapabilir”, “Bu anda elimden gelen buydu” gibi cümlelerle kendini rahatlatmayı dene

  • Küçük kendine yaz: Çocukken ihtiyaç duyduğun sözleri, bugünkü halinle kendine söyle

  • Şefkat meditasyonları uygulayabilirsin: Guided meditasyonlarla içsel sakinliği ve anlayışı geliştirebilirsin

  • Terapi desteği al: Bu yolculukta bir uzmanın rehberliği hem süreci hızlandırır hem de güvenli bir alan sağlar

Son Söz: Sertlik Öğretildiyse, Şefkati Öğrenebilirsin

Unutma; bir zamanlar seni korumak için geliştirdiğin bu sertlik, artık seni incitiyor olabilir. Artık büyüdün. Bugün kendine yeni bir yol seçebilirsin. Çünkü şefkat doğuştan gelen bir yetenek olmasa da, öğrenilebilir bir beceridir.

Ve belki de en çok ihtiyacın olan şey, birinin sana “İyi ki varsın, bu halinle bile yeterlisin” demesidir. O kişi artık sen olabilirsin.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir