Anksiyete - KaygıOnline Terapi Psikolog

Dünyada Kaos, İçimizde Fırtına: Kontrol Edemediklerimizle Başa Çıkmak

Belirsizlik zamanlarında içsel huzurunuzu nasıl koruyabilirsiniz?

Dünyada Kaos, İçimizde Fırtına: Kontrol Edemediklerimizle Başa Çıkmak

Sosyal medyada gezinirken ya da haberleri takip ederken dünyanın başka bir yerinde yaşanan krizlere, çatışmalara ya da büyük felaketlere tanıklık etmek artık olağan bir günlük deneyim haline geldi. Belki sabah kahvemizi yudumlarken gördüğümüz bir manşet, belki de gün içinde karşımıza çıkan bir görüntü… Coğrafi olarak uzakta olsa da bu olayların bizde bıraktığı etki çok daha yakınımızda: Zihnimizde, bedenimizde ve duygularımızda.

Peki bu kadar uzaktaki bir kaos, neden içimizde bu kadar güçlü bir fırtına koparıyor?

Kontrol Edemediklerimizle Yaşamak

İnsan zihni, doğası gereği kontrol arayışı içindedir. Bu arayış, güvende hissetmekle doğrudan bağlantılıdır. Ancak dünya üzerindeki pek çok olay bizim kontrol alanımızın dışındadır. Ne zaman nerede bir kriz yaşanacağına, kimlerin etkileneceğine ya da nasıl sonuçlanacağına karar veremeyiz. Bu durum, içsel bir huzursuzluk yaratır.

“Bir şeyler oluyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum” hissi zamanla yerini kaygıya, hatta bazı kişilerde çaresizlik hissine bırakabilir. Özellikle hassas, empatik ve duyarlı bireylerde bu etki daha da derin yaşanabilir.

Belirsizlik ve Kaygı Arasındaki İlişki

Belirsizlik, insan zihninin en az tolerans gösterdiği durumlardan biridir. Geleceğin öngörülemez olması, zihni sürekli tetikte tutar. Bu tetikte olma hali kısa vadede bir savunma mekanizması gibi işlese de, uzun vadede yorgunluk, tükenmişlik ve artan kaygı seviyeleriyle sonuçlanabilir.

Ne zaman biteceğini bilmediğimiz krizler, sürekli “ya olursa?” senaryoları üretmemize neden olur. Beyin, boşlukları genellikle en kötü olasılıklarla doldurma eğilimindedir. Bu da zihinsel sağlığımız için önemli bir risk faktörüdür.

Doomscrolling: Sürekli Kötü Habere Maruz Kalmak

Son yıllarda psikoloji literatüründe sıkça karşılaştığımız bir kavram var: Doomscrolling. Yani kötü haberlere sürekli maruz kalma hali. Sosyal medyada saatlerce savaş, kriz, afet haberlerini okumak ya da izlemek, zihinsel olarak bir noktadan sonra bizi paralize edebilir.

Bu tür içeriklere istemsizce yönelmek, beynimizin “tehlikeyi tespit et, kontrol et” mekanizmasının bir sonucu. Ancak ironik biçimde, bu davranış bize gerçek bir kontrol alanı kazandırmaz. Aksine, zihinsel yükü artırır, stres seviyemizi yükseltir ve kronik bir kaygı hali yaratabilir.

“Neden Bu Kadar Etkileniyorum?”

Bazı insanlar bu tür haberlerden çok etkilenirken, bazıları neden daha az etkilenir? Bu sorunun yanıtı kişisel geçmiş, kişilik yapısı ve duygusal sınırlarla ilgilidir.

Özellikle geçmişinde travmatik deneyimler yaşayan bireyler, uzak coğrafyalardaki krizleri tetikleyici olarak deneyimleyebilir.

Örneğin; çocuklukta güvensizlik, savaş ya da şiddet temalı olaylara maruz kalmış bireylerde bu tür haberler bilinçaltında benzer duyguları yeniden canlandırabilir.

Bunun yanı sıra, fazla empatik olmak da bazı durumlarda bireyin kendini koruma mekanizmalarını zorlayabilir. Başkalarının acısını kendi acımız gibi hissetmek, sınır çizme konusunda zorlanmamıza neden olabilir.

Empati ve Suçluluk Arasında Sıkışmak

“Ben burada güvendeyken, başkaları ölümle burun burunayken nasıl huzurlu olabilirim?”

Bu soru, empati kurabilen birçok kişinin aklından geçer. Ancak bu tür düşünceler zamanla suçluluk duygusuna dönüşebilir.

Suçluluk hissi, kişinin elinde olmayan olaylara karşı kendini sorumlu hissetmesiyle beslenir. Oysa empati duymak, bir şeyleri çözmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez.

Duygulara alan tanımak kadar, kendi sınırlarımızı kabul etmek de sağlıklı bir zihinsel denge için şarttır.

Bedenin Sinyallerini Duy

Zihinsel olarak yorgun hissettiğimizde, bedenimiz de çeşitli sinyallerle bu yükü bize hatırlatır:

  • Sürekli yorgunluk hali
  • Uyku problemleri
  • Gerginlik, kas ağrıları
  • Kalp çarpıntısı ya da nefes darlığı

Bu belirtiler, aslında birer uyarı sinyalidir:

“Fazla yüklendin. Kendini ihmal ediyorsun.”

Bu sinyalleri dikkate almak, zihinsel sağlığımızı korumak için atılacak ilk adımdır.

Zihinsel Hijyen: Ruhsal Sağlık için Günlük Temizlik

Tıpkı fiziksel sağlığımız için hijyen kurallarına dikkat ediyorsak, ruhsal sağlığımız için de zihinsel hijyen şart. İşte bu noktada, bazı küçük ama etkili adımlar yardımcı olabilir:

  1. Bilgi Detoksu Yap

Gün içinde haberleri takip etme süresini sınırla. Her yeni gelişmeyi anında bilmek zorunda değilsin. Bilgiye ara vermek, zihnine alan açar.

  1. Güvenli Alanlar Oluştur

Kendini iyi hissettiren insanlarla vakit geçir. Gündemden uzaklaşabileceğin hobiler, aktiviteler ya da doğa yürüyüşleri gibi zihnini temizleyecek rutinler oluştur.

  1. Sosyal Medyada Sınır Çiz

Bazı hesapları takipten çıkmak ya da sessize almak suçluluk yaratmamalı. Ruhsal sağlığın, sürekli bilgi tüketiminden daha kıymetli.

  1. Duygulara Alan Aç

“Kendimi kötü hissetmemeliyim” baskısından kurtul. Üzgün, endişeli ya da kızgın hissetmek normal. Bu duyguları bastırmak yerine, onlara alan tanımak iyileşmenin ilk adımıdır.

Terapinin Gücü: Yalnız Olmadığını Bilmek

Bazen duygularımızı yakınlarımızla bile paylaşmakta zorlanabiliriz. Bu noktada bir uzmana başvurmak; yaşadığımız karmaşayı çözümlemek, neyin bize iyi geleceğini keşfetmek ve zihinsel dayanıklılığımızı artırmak adına çok kıymetlidir.

Terapide bazen tek bir cümle bile;

“Evet, bu duyguyu yaşayan tek kişi sen değilsin”

cümlesi, büyük bir yükü hafifletebilir.

Bununla birlikte, birçok danışan bu süreçte şu duyguyu da paylaşır:

“Yetersiz hissediyorum.”

Elinden bir şey gelmemesi ya da bu olaylara dair çözüm üretememek, kişinin kendini işe yaramaz gibi hissetmesine neden olabilir. Terapide bu duyguyu tanımak ve dönüştürmek, ruhsal yükü azaltmak için büyük bir adımdır.

Son Söz: Kontrol Edemediklerini Bırak, Kendine Dön

Dünyada olup bitenleri değiştiremeyebiliriz. Ancak onların bizi nasıl etkilediğini yönetme gücüne sahibiz. Bu, bazen küçük bir nefes molasıyla, bazen bir “bugün telefonumu biraz kenara bırakacağım” kararıyla başlar.

Unutma; içimizdeki fırtınaları dindirmek, dışarıdaki kaosu kontrol etmekten çok daha ulaşılabilir bir hedef olabilir. Ve bu hedefe giden yolda, bir adım atmak bile yeterlidir.

Evimdeterapi.com olarak, bu gibi belirsizlik dönemlerinde yanınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Eğer yaşadığınız duygularla baş etmekte zorlanıyorsanız, bir uzmanla görüşmek için ilk adımı atabilirsiniz. Kendinize bu hakkı verin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir