Depresyon Nedir?
Depresyon; temelde çökkünlük ya da kaygı durumudur. Diğer yandan düşünce, iletişim, davranış, duygu ve fizyolojik iyilik halinde yavaşlama, duraklama da olarak ifade edilir. Depresyon belirtilerine bahsedilen değişimlerle birlikte kişinin kendisini güçsüz hissetmesi, hareket etmeye dair isteksizlik, geleceğe yönelik karamsarlık ve umutsuzluk gibi durumlar da eşlik etmektedir. Depresyon farklı alt boyutlarda incelenmektedir. Bunlar; majör depresif bozukluk, distimik bozukluk, premenstrual disforik bozukluk, madde / ilaç kullanımına bağlı depresif bozukluk, genel tıbbi duruma bağlı depresif bozukluk ve tanımlanmamış depresif bozukluk olmak üzere değerlendirilir. Bu noktada depresyon tanısının farklı farklı tanı kriterleri mevcuttur. Bu yazımızda depresyonla ilgili bilgilendirici bir çalışma yapılacaktır.
Depresyon Belirtileri Nelerdir?
Kişide var olan çökkünlük durumunun hemen hemen her gün vardır. Günün büyük bir çoğunluğunda ortaya çıkar. Diğer yandan bu durum bazen kişinin kendisi tarafından bazen ise çevresindeki kişiler tarafından gözlemlenir.
Kişi çevresindeki aktivitelere karşı aşırı derecede ilgisizdir. Aktivitelere katılmak için kendisini yorgun hisseder. İlgisi kalmaz.
Diyet yapmadığı halde iştahta kayıp olmasından dolayı çevrenin de çok net şekilde fark edeceği belirgin kilo kaybı yaşar.
Dışarıdan fark edilecek şekilde uykusu düzensizdir. Bu düzensizlik bazen çok az uyuma bazen ise çok fazla uyuma şeklinde ortaya çıkar.
Günün büyük bir çoğunluğunda yorulmayı gerektirecek bir iş yapmasa dahi yoğun bir yorgunluk hisseder. Diğer yandan Enerjisinin olmadığını belirtir.
Kişinin kendisine yönelik değersizlik hissi, içinde bulunduğu duruma ya da genel anlamda yaşam öyküsüne dayalı yoğun bir suçluluk hissi yaşar.
Dikkatini bir işe vermekte ve dikkatini toplamakta güçlük çeker.
Bir işe başlamak çok zordur. Çünkü kararsızdır.
Kişinin kendisine yönelik zarar verme düşünceleri, bu düşüncelerdeki artış. Bazen ise düşüncelere yönelik plan yapma hatta davranışa dökme
Depresyon Yaygınlığı Nedir?
Dünya genelinde 350 milyon kişinin depresyondan bir şekilde etkilendiği Dünya Sağlık Örgüt’ü tarafından ifade edilmiştir. Bu noktada kişilere yönelik psikolojik zorluğun yanında depresyon belirtilerinin hem kişilere hem de kurumlara da ekonomik anlamda bir yük olduğu da ifade edilmektedir. Depresif hastalıkların bir diğer risk konusu ise kişinin kendisine yönelik özkıyım düşüncesi yani intihardır.
Depresif bozukluklar dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir sorun haline gelmiştir. Kadınlara oranla erkeklerde daha fazla ortaya çıkmaktadır. Ergenlik döneminde de görülen ve müdahale edilen önemli bir hastalık olarak ifade edilmektedir. 15-19 yaş grubunda en çok yaşanan ikinci hastalık olduğu ifade edilmektedir.
Bilişsel Kuram ve Depresyon
Bilişsel Kuram temelde kişilerin sahip olduğu bilişsel sistemde meydana gelen değişimler yer almaktadır. Çevreden gelen uyarıcılarla birlikte ortaya çıkan yanıtların değerlendirilmesi, öğrenilmesi kişilerin karşılaştıkları problemlerde bilişsel terapi ilkelerinin kullanılmasını sağlamıştır.
Bilişsel kuram bireylerin zihinlerinde var olan yapıyı otomatik düşünceler ve şemalar olmak üzere iki farklı başlıkta değerlendirmektedir. Bunlar şemalar; kişinin sahip olduğu ara inanç ve temel inançlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bu yapıyı iç içe geçmiş üç halka olarak düşünebiliriz. İç içe geçmiş dairelerin en dış yüzeyinde otomatik düşünceler (kendiliğinden ortaya çıkan), altında ara inançlar, en iç dairedeyse ise temel inançlar yer alır.
Otomatik düşünceler, kişinin zihninde hali hazırda var olan, duygusal anlamda yaşanan sıkıntılı anlarda kendiliğinden ortaya çıkan ve bireyi yönlendiren, bu yönlendirmeyi nasıl yaptığının fark edilmediği, otomatik olarak gerçekleşen düşüncelerdir. Bu düşünceler kişiyi öyle bir yönetir ki düşünceler bir yerden sonra gerçeklik haline döner. Kişi bu düşüncelere inanmaktan başka çaresi olmadığını düşünür.
Kırk kere dersen olur!
Ara inançlarda ise otomatik düşüncelerin altında yer alan, kişiler her ne kadar sözel olarak ifade etmese dahi inanmaya devam ettikleri ara inançlar kişinin davranışlarını önemli ölçüde etkiler.
Temel inançlar ise kişinin öznel ve sosyal çevresindeki yaşam akışını düzenler. Kişinin kendisine çevresine ve dünyaya ilişkin temel varsayımlarını oluşturur. Bu noktada temel inançlar tecrübeler sonucunda oluşur.
Seviliyorum ve sevilmiyorum temel inancı her insanda vardır ancak depresyon eşiği yüksek olan kişilerde “Seviliyorum” inancı daha baskındır. Eğer ki olumsuz inançlar daha baskın şekilde bireyi yönetiyorsa bu noktada depresyon eğilimi daha yüksek diyebiliriz.
Depresyon – Bilişsel Hatalar / Çarpıtmalar Nedir?
Keyfi çıkarsama:
Kişinin kendisine yönelik olumsuz düşüncesini destekleyen kanıtlar olmadığı halde ya da olumsuz düşüncelerin aksi yönünde kanıtlar olmasına rağmen kendi düşünce yapısına uygun inanç geliştirmesidir.
Beni sevdiğini söyledi ancak bana acıdığı için beni seviyor!
Seçici Soyutlama:
Olayları asıl merkezden ayırarak sadece bir detay üzerine odaklanma kısmıdır. Odaklandığı nokta genel olarak her şeyi sıfırlar. Tüm derslerden yüksek not alan bir öğrencinin tek dersten zayıf aldığı için “Kesin sınıfta kalacağım!” demesi
Aşırı Genelleme
Çok düşük sayıda bir kanıt olmasına rağmen bu sonucu genelleyerek inanç haline getirmektir. Sevgilisi tarafından aldatılan birinin “Bütün kadınlar / erkekler güvenilmezdir!” düşüncesine inanması.
Ya Hep Ya Hiç
Önemli bir depresyon çarpıtmasıdır. Kişinin yaşamında karşısına çıkan tüm deneyimleri aşırı uç olarak görmesidir. Bir şeyin gerçekleşmesi ya mümkündür ya da değildir. Bir şey ya tamdır ya da değildir.
Kişiselleştirme
Kişinin kendisiyle alakası olmayan bir konuyu kendi üzerine çekmesi, kendisiyle bir bağ kurmasıdır. Bu yüzden olumsuz durumların sebebini kendisi olarak görür. Çocuğu dersten düşük not alan bir anne “Ben başarısız bir anneyim” diyerek kendini suçlama eğilimi gösterir.
Felaketleştirme
Olabilecek diğer sonuçları ve ihtimalleri düşünmeden hep olumsuz sonucu görme eğilimi gösterir. Asla başarılı olamayacağım! Asla iyi olamayacağım!
-Meli, -Malı İfadeleri
Katı kuralları ifade etmektedir. Bu kişiler katı kurallarını esnetmekte zorlanırlar. Mutlaka bir zorunluluk olmalıdır. Eğer ki kurallar gerçekleşmezse abartılı tepkiler verebilirler.
Zihin Okuma
Diğer kişilerin ne düşündüklerini ve ne söylediklerini bilmesine ve duymasına rağmen inanmazlar. Böylece arka planda farklı düşünce tarzlarının da olduğunu ifade eder. Bu durum depresyon belirtilerini artırır.
Beck bilişsel model kapsamında bu ifade tarzlarının kişinin depresyon sürecini arttırdığını, terapide ise bu bilişsel çarpıtmalar ve otomatik düşünceler üzerindeki olumsuz inançları değiştirmeyi hedeflediğini belirtmiştir.